2 Temmuz 2016 Cumartesi

Majör depresif bozukluk, Majör depresyon, veya Klinik depresyon



Majör depresif bozukluk, Majör depresyon, veya Klinik depresyon

 Günümüzün en yaygın rahatsızlıklarından biri hiç şüphesiz ki depresyondur. Zaman ilerledikçe bu rahatsızlığın yaygınlığı artsa da insanlara artık sıradan geliyor. Kişi ileri derece depresyon yaşamadan, rahatsızlığını çokta önemsemiyor, zamanla geçer algısı yaşıyor, ancak depresyonu yaratan sebepler düzelmedikçe daha ileri gitmesi muhtemeldir. Kişi hafif depresyonlarda bazen farkında olmadan depresyon yaşayıp bunu kendisi atlatabiliyor ancak problemlerin sebepleri devam ettikçe depresyon gelişmeye devam ediyor.
 Kadınlar depresyonu olduğu gibi yaşarken, erkeklerde bu durum daha farklıdır, alkol kullanma, sigaraya yönelme gibi belirtilerle depresyonu gizledikleri görüşü yaygındır.
Biyolojik farklılıklarda vardır, erkek ve kadınlardaki belli biyolojik farklılıklardan dolayı, kişilerin  yaşadıkları olaylara tepki verme düzeyleri farklıdır. Bu yüzden dolayı erkek ve kadında depresyon görülme oranları, değerleri, atlatma süreleri gibi faktörler farklılık göstermektedir.
- Günün büyük bir bölümünü depresifmi geçiriyorsunuz, yada daha önceden zevk aldığınız aktivitelere karşı ilginizmi azaldı.
-Değersizlik, suçluluk hissi yaşıyormusunuz.
-Kontrasyon sorunlarınız varmı yani karar verememe gibi.
-Ölüm düşünceleri aklınızdan geçiyormu, intihar planları yapıyormusunuz. (İntihar girişimi sonrası ölüm oranı %15)
-Ani kilo alımları yada ani kilo kayıpları yaşadınızmı.
-Uyku problemleriniz varmı, uyku saatleriniz değişken yada uyuyamamak gibi sorunlar yaşıyormusunuz.
-İstemsiz hareketler yapıyormusunuz, evin içinde gezmek gibi.
-Kendinizi günün büyük bir kısmı, bir şey yapmadığınız halde yorgunmu hissediyorsunuz, enerji bulamıyormusunuz.
-Performans kayıplarınız varmı, dikkat eksikliği, bir şeye odaklanamama, son zamanlarda artan unutkanlıklar.
 Tüm bunlardan 4 yada 5 tanesi varsa depresyon olma olasılığı oldukça yüksektir. Bu belirtiler en az iki hafta sürmeli ve bir ilacın yan etkisinden dolayı olmamalıdır. Bazı ilaçlar uykusuzluk, yorgunluk vs gibi sorunlar yapabilir, ilacın bunlardan farklı yan etkileride olabilir. Tüm bu faktörlere bakılarak, karar bir uzman eşliğinde verilmelidir böylece daha sağlıklı sonuçlara ulaşılır.
Depresyon kendini tekrarlayabilir tek dönemli veya tekrarlayan depresyon, süreğen depresyon(uzun süren) ve farklı türleri vardır. Ailesel genetiğinde rolü önemlidir.
 Araştırmalara göre Majör depresyon yani ağır depresyon yaşayan kişilerin beyinlerinde, frontal lobda işlevsel anormalliklere rastlanmıştır.Frontal lobdaki faaliyetlerde yüksek azalma olduğu limbik yapılarda ise artış olduğu bulunmuştur. Bu bölgeler duygudurum kontrolleri ve streslere tepki veren bölgelerdir. İşlevlerini yerine getiremediğinden fizyolojik sebeplere yol açmaktadır. Hipatalamus bölgesi pek çok hormonu kontrol eden bir bölgedir  ve stres hormonlarını düzenler, kortizon hormonu bir stres hormonudur ve ağır depresyon yaşayan kişilerde yüksek artışlar olduğu gözlemlenmiştir.
 Depresyonda tedavi olarak ilaç tedavileri ve psikoterapi gibi tedaviler mevcuttur. Uzman hastanın durumuna göre çeşitli kararlar vermektedir, örneğin intihar düşünceleri olan bireyler hastaneye yada çeşitli tedavi merkezlerine yatırılabilir.

her hakkı saklıdır izinsiz alınamaz.

1 Temmuz 2016 Cuma

Şizofreni



ŞİZOFRENİ

Pek çok filme konu olan, pek çoğumuzun ilgisini çeken bir hastalıktır. Bir çeşit beyin hastalığıdır, çevresel ve genetik sebeplere bağlıdır. Çevresel sebepler özellikle çocukluk dönemi ,genetik sebeplerde rahim döneminin önemi oldukça fazladır. Ailede şizofreni geçmişi olan bireyler varsa şizofreni olma riski artar. Tek yumurta ikizleri için risk(%44,3), çift yumurta ikizleri için(%12,8), kardeş(%7,30). Bu iki sebep beyinde anormalliklere sebep olur(çevresel ve genetik sebepler). Çoklu kişilik hastalıklarıyla alakası yoktur. Beyin tarama testleri ile şizofreniyi anlamak günümüzde mümkündür.
 Şizofrenide
-Tanı konulması için en az 6 aylık bir süreç gerekir.
-Düşünce, duygu ve davranışta bozulmalar olmalıdır.
-Diğer insanlardan ve günlük gerçeklikten uzaktırlar.
-Tuhaf inanç ve halüsinasyonlar olduğunu sanarlar.
-Düşünme, hissetme ve davranış biçimi gibi yönden etkilenirler.
-İntihar oranları yüksektir.
-Bazen çocuklukta başlar, ancak ergenlik ve yetişkinlikte daha yaygındır.  
Şizofrenide:pozitif belirtiler(sanrı ve varsanı), Negatif belirtiler(istemsizlik ve asosyallik), Dağınık belirtiler(Dağınık konuşma ve Dağınık davranış)

Pozitif belirtiler: varsanılar(halüsinasyon) ve sanrılar(hezeyanlar)

-şizofrenler insanların onlara komplo kurduğunu sanması.
-İzlendiğini sanıyorlar.
-İzleme cihazları varmı diye kontrol etmeler.
-Yakın arkadaşlara güven yok.
-Düşünce sokma: Beynine çip yerleştirildi kendi fikirleri değil.
-Düşünce yayma:Diğer insanların düşüncelerini duyduğunu düşünmesi.
-Dış gücün düşüncelerini kontrol ettiğine inanma, örneğin cep telefonu sinyalleriyle.
-Kendi gücüyle bir şeyleri kontrol etme gücü olduğuna inanma, örneğin rüzgara hareket yön verme.
-Referans sanrılara sahip olabilir, kulak misafiri oldukları konuşmaların kendisiyle alakalı olduğunu düşünme, aynı insanları farklı yerde görünce izlendiklerini düşünme.
-Varsanı belirtileri(halüsinasyonlar) ve algıdaki diğer bozukluklar.
-İki işi aynı anda yapamamaları, mesela izleme ile dinlemeyi aynı anda yapamama.
-En belirgin şey duyusal deneyim ile ifade edilen halüsinasyonlar, görselden çok işitsel(%74 ü)
Şizofreni hastaları ses duyduğunu iddia ettikleri sıra üretken dil alanı olan broca bölgesi fazla etkileniyor(MRI testleriyle test edilmiş)
Konuşmayı sağlayan Frontal lob ve anlamayı sağlayan Temporal lob bu iki alanda problem olabilir şizofrenilerde.

Negatif belirtiler: Davranışsal eksikliklerden oluşur.

İstemsizlik(avalisyon), asosyallik, anhedoni, künt duygulanım, konuşmada azalma(aloji)
Avalisyon: iş, okul, ilgi alanları ve sosyal aktivitelerde istem eksikliği devamsızlık gösterme olarak açıklanabilir. Avalisyon varsa Tw izleme, arkadaşlarla takılma gibi aktiviteleri istemeyebilir. Sosyal durumlarda iş, eğitim, okul, gibi yerlerde problemler yada hiçbir şey yapmadan oturmalar olabilir.
Asosyallik: Sosyal ilişkilerde asosyallerdir, zamanlarının çoğunu yalnız geçirirler.
Anhedoni(zevk almama): Tamamlayıcı haz:keyifli bir şeyin varlığında, mesela yemek yerken zevk almama. Beklentisel haz: Gelecekte olay aktivitelere karşı ilgisizlik.
Künt duygulanım: Duygunun dışa vurması(yüz ifadesi) boş bakabilir, yüz kasları hareketsiz, donuk bakışlar. İçsel olarak sorun yok çünkü duyguların çoğunu içten yaşıyorlar.
Aloji: Konuşma miktarındaki belirgin azalmayı ifade eder, pek fazla konuşmazlar, kısa cevaplar verirler.

Dağınık belirtiler:

-Konuşurken cümlelerde belirgin mantık hataları vardır.
Dağınık Davranış: nedensiz heyecan krizler.
-Sıradışı kıyafet.
-Çocuksu veya anlamsız şekillerde davranma.
-Yiyecek istifleme.
-Günlük aktivitelerde zorluklar vardır.

Özellikle şizofreni olan insanlarda bir çeşit nörotransmiter olan dopaminin oldukça fazla olduğu tespit edilmiştir. Şizofreni tedavisinde antipsikotik ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar dopamin seviyesini azaltmaktadır ancak problem şudur ki Parkinson hastalığına benzeyen yan etkileri vardır çünkü Parkinson hastalığı beynin belli bölgelerinde dopamin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Hastayı anlamak için hasta görüşmelerine, hastanın tanıdıklarıyla olan görüşmelere bakılır.
 Şizofreni olan kişilerin en göze batan rahatsızlığı davranış bozukluklarıdır. Düşünme şekillerindeki bozukluklar ve davranışlarındaki bozukluklar olarak ikiye ayırabiliriz. Anormal inançlarının olması(Delizyon/hayel), olmayan şeyleri gördüklerini, duyduklarını iddia ederler(halüsinasyon). Kendini insanlardan soyutlayabilirler, dağınık hareket edebilirler, yüzdeki ifadelerinin eksikliği vardır(tekdüze).
-Düşünce dağınıklığı kopukluğu
-Duygu ifade eksikliği
-Tuhaf sanrılar
-Hayret verici varsanı
  Şizofreni algı, duygu, biliş, motor aktivite ve sosyal davranışı kapsayan yaygın belirtileri olan bir bozukluktur. Sadece dopamin eksikliğiyle bunu açıklamak mümkün değildir. Bir başka nöro iletici olan serotonin prefrontal kortekste gaba nöronlarını düzenler. Şizofrenlerde gaba aktarıcılarının bozuk olması bu yüzden normaldir.  İnsanların yaklaşık %1 inde şizofreni vardır. Ancak bu ortalama dünyanın geneli içindir. Bazı bölgelerde daha azdır. Örneğin abd de %0,7. Kadınlar ve erkekler bu durumdan etkilenebilir yaygın olduğu yaş grubu 18-30 yaş grubudur. Erkekler kadınlara göre daha erken yaşta görür. Hastalık ön belirtilerle kendini belli eder. Okul başarısı, iş başarısı düşebilir, paranoyaklaşma olabilir, ilişkileri kötüye gidebilir, şüpheci yaklaşımlar sergileyebilirler. Bu belirtiler şizofreniye dönüşebilir.

Şizofreni tedavisi

-Çoğu zaman hastanelere kısa süreli yatışlar olur (hastalığın akut evreleri)
-Birinci kuşak ve ikinci kuşak psikoz ilaçlar vardır. İkinci kuşak ilaçlarda yan etkileri azalmıştır. Bu ilaçlar negatif ve pozitif belirtileri üzerinde etkileri vardır. İkinci kuşak ilaçların serotonin reseptörlerine etkisi vardır ayrıca %1 beyaz kan hücrelerindeki sayıyı azalttığı için düzenli olarak kan testi gerekir.
-Aile terapileri önemlidir, ailenin bilinçlenmesi nasıl davranacağını bilmesi.
-Antipsikotik ilaçlar ve tedavisi hakkında aile ve hastaya bilgi verme.
-Suçluluktan kaçınma ve suçluluğun azaltılması.
-Aile içinde varsa iletişim problemlerini çözme, geliştirme.
-Sosyal iletişim ağını genişletme.


yazının tüm hakları saklıdır izinsiz alınamaz